31 Mart 2010 Çarşamba

Urfa, Göbekli Tepe'deki Medeniyet İzleri




Resimlerde Göbekli Tepe'de bulunan T biçimli taşlar görülmekte. Bazılarının üzerinde aslan figürü bulunmaktadır.

Urfa yakınlarındaki Göbekli Tepe'deki kazılarda, bilim adamları tarafından "olağanüstü ve benzersiz" olarak nitelendirilen buluntular elde edilmiş, üzerinde hayvan rölyeflerinin olduğu, çapı 20 metreyi, boyu insan boyunu aşan dev T şeklinde sütunlar ortaya çıkarılmıştır. Bu sütunlar dairesel olarak dizilmişlerdir. Bilim dünyasını asıl etkileyen özellik ise, bu alanın yaşıdır: Göbekli Tepe'deki alan günümüzden 11 bin yıl önce inşa edilmiştir. Evrimci iddiaya göre, dönemin insanları ilkel taş aletlerle bu görkemli yapıyı inşa etmişlerdir. Bu yanılgıya göre, söz konusu mühendislik harikası, bundan 11 bin yıl önce en ilkel araçlarla çalışan toplayıcı-avcı insanların eseridir. Elbette bu inanılması mümkün olmayan bir hikayedir. Nitekim Göbekli Tepe'deki kazı ekibinin başkanlığını yürüten Prof. Klaus Schmidt de bu gerçeği ifade etmektedir:
O dönemde yaşayan insanların tıpkı bu gün olduğu gibi düşünme kapasiteleri olduğu görülmektedir. Hep düşündüğümüz gibi ilkel insanlar değillerdir. Ağaçtan inip uygarlık kurmaya çalışan maymun benzeri yaratıklar oldukları düşünülmemelidir. Zeka yönünden bakacak olursak bize benzedikleri görülmektedir.20
Arkeolog Klaus Schmidt, bu dev boyuttaki taşların o günün koşullarında nasıl taşındıklarını, nasıl şekillendirildiklerini ortaya çıkarabilmek için kazı ekibiyle birlikte küçük bir deney yapmıştır. Bu deneyde, makinelerin yardımı olmaksızın, sadece tarih öncesi insanların kullandığı ilkel aletlerle devasa bir kaya bloğunu işlemeye çalışmışlar ve çok kısa bir mesafeye taşımayı denemişlerdir. Gerçeklerine oranla daha küçük bir kaya bloğu üzerinde çalışmayı tercih etmişlerdir.

Ekibin bir kısmı kütükler, ipler ve kol güçleriyle doğal ve basit kaldıraçlar yaparak taş üzerinde çalışmaya başlamış, diğerleri de ellerinde taşlarla MÖ 9000 yılında yaşayan taş ustaları gibi sert bir zeminde oluk açmaya çalışmışlardır. (Evrimci tarih anlayışına göre, o günlerde metal araçlar olmadığından, taş devrinin insanlarının sert ve keskin uçlu çakmak taşını kullandığına inanılmaktadır.) Taşı oymaya çalışan işçilerin 2 saat boyunca durmaksızın devam eden çalışmaları sonucunda, ortaya sadece belli belirsiz bir hat çıkmıştır. Taşı taşımaya çalışan ekibin 4 saatlik yoğun çalışması neticesinde ise, 12 adam ağır kaya bloğunu sadece 7 metre hareket ettirmeyi başarabilmişlerdir. Yapılan bu deney sonucunda tek bir taş çember alanı oluşturmak için yüzlerce işçinin aylarca çalışması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu basit deney bile açıkça ortaya koymaktadır ki, dönemin insanları evrimci bilim adamlarının ileri sürdüğü gibi ilkel koşullara değil, çok büyük ihtimalle son derece gelişmiş imkanlara sahiptiler.
Göbekli Tepe'de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan bir yaban domuzu heykeli.
Bölgede bulunan bazı sütunlar üzerine işlenmiş olan aslan motifleri.
Göbekli Tepe'de bulunan bir insan heykeli.
Bu eserlerin bulunduğu dönem evrimcilerin sözde "taş devri" olarak adlandırdıkları, sadece taş aletlerin kullanıldığını iddia ettikleri dönemdir. Bulunan eserler ise bu iddianın doğru olmadığını göstermektedir. Sadece taş kullanarak bu kayalar üzerine söz konusu desenlerin işlenemeyeceği, bu heykelin şekillendirilemeyeceği açıktır. Taşa taşla vurarak kayanın üzerinde bu derece düzgün bir hayvan figürü elde edilemez. Taşa taşla vurularak heykelin gözleri, burnu, ağzı biçimlendirilemez.


Geçmiş dönemlerde yaşayan insanlardan geriye kalan ve sıkça rastlanılan izlerden biri de çanak çömleklerdir. Bugün de halen pek çok insan çömlek yapımıyla geçimini sağlamaktadır. Günümüzden geriye yalnızca bu çömlek parçaları kalsa ve bunları bulan geleceğin bilim adamları, bizlerin henüz metali işlemeyi bilmeyen geri bir medeniyet olduğumuzu öne sürseler, bu iddialarında ne kadar doğruluk payı olurdu?
Evrimci anlayışın bir diğer çelişkisi de bu eserlerin meydana getirildiği dönemi, "çanak çömleksiz Neolitik çağ" olarak adlandırmalarıdır. Bu gerçek dışı yoruma göre, bu dönemin insanları henüz çanak çömlek yapacak teknolojiye ulaşmamışlardı. Heykeller yapabiliyor, dev taşları taşıabiliyor, bunları estetik sütunlar haline getirebiliyor, bunların üzerlerine hayvan kabartmaları işleyebiliyor, duvarları resimle süsleyebiliyor, mühendislik ve mimari bilgiyi kullanabiliyor ama henüz çanak çömlek yapmayı bilmiyorlar demek, sadece evrimci ön yargıları savunabilmek için ısrarla söylenen bir kandırmacadır. Kuşkusuz ki sözü edilen eserler bu insanların tahmin edilenden çok daha ileri bir ilme, teknolojiye ve medeniyete sahip olduklarını göstermektedir. Bu T şeklindeki büyük sütunların, nasıl işlendiğinin, oraya nasıl getirildiğinin açıklaması olması gerekir. Bu da söz konusu insanların iddia edildiği gibi ilkel olmadıklarını gözler önüne sermektedir.

Nitekim Bilim Teknik dergisinde yer alan bir haberde, Göbekli Tepe'de elde edilen buluntuların, insanlık tarihine dair yaygın bir yanılgıyı açığa çıkardığı ifade edilmektedir: "Bu yeni veriler, insanlık tarihine ilişkin önemli bir yanılgıyı ortaya koyuyor."21 Bu yanılgı, insanlık tarihinin evrim aldatmacası doğrultusunda yorumlanmasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder