31 Mart 2010 Çarşamba

Mağara Resimlerindeki Üstün Boya Tekniği


Fransız Pireneleri'ndeki Niaux Mağarası, eski dönemde yaşayan insanların yaptıkları birbirinden etkileyici resimlerle doludur. Resimler üzerinde yapılan karbon testleri bu eserlerin yaklaşık 14 bin yıl önce yapıldıklarını göstermektedir. Niaux Mağarası'ndaki resimler 1906 yılında gün ışığına çıkarılmışlardır ve o günden bu yana da detaylı olarak incelenmektedirler. Mağaranın en süslü bölümü, Siyah Salon olarak adlandırılan karanlık bir kesimdeki yüksek bir oyuktan oluşan köşedir. Bizon, at, geyik ve dağ keçisi resimlerinin olduğu bu bölümle ilgili olarak, Modern İnsanın Kökeni kitabında Roger Lewin şu yorumu yapmaktadır: "... kompozisyonlar, yapılışlarında yaratıcılık ve bilincin etkili olduğu izlenimini vermektedir."9
Mağara resimlerinde kullanılan boyalar, kimya eğitimi almış bir üniversite öğrencisinin dahi elde etmesinin oldukça zor olduğu bir karışımla yapılmıştır. Çok kompleks formüllü bu boya karışımlarını, kimya mühendisleri ancak laboratuvarlarda elde edebilirler. Talk, barit, potasyum feldispat ve biyotit gibi maddelerin kullanımıyla elde edilen boyaların, detaylı bir kimya bilgisi gerektirdiği açıktır. Bu bilgiye sahip olan insanları ise sözde "yeni gelişmiş" olarak nitelemek mümkün değildir.
Bu resimde sanatçı, üç boyutlu bir görüntü oluşturmuş. Üç boyutlu görüntü oluşturmak ancak çok iyi sanat ve resim eğitimi almış kişilerin yapabileceği bir tekniktir. Pek çok kişi bu detaylı sanatı uygulayamaz.
Tarihleri MÖ 35 binli yıllara kadar uzanan mağara resimlerindeki boyalarda dönemin insanları, mangan oksid, demir oksid, demir hidroksid, dentin kili (omurgalı hayvanların dişlerindeki kolajen ve kalsiyum tuzundan meydana gelen iç kısım) gibi elementler ve maddeler kullanıyorlardı. Kimya eğitimi olmayan bir insandan, bu resimlerden herhangi birindeki boyayı elde etmesi istense, bu kişi hangi elementi kullanacağını, bu elementi nereden, nasıl bulabileceğini, hangi elementi hangisiyle, nasıl karıştırması gerektiğini bilemez. Ayrıca dönemin insanlarının sadece kimya konusunda değil, hayvan anatomisi konusunda da bilgili oldukları anlaşılmaktadır. Omurgalı hayvanların dişlerindeki kolajen ve kalsiyum tozlarından oluşan maddelerden faydalanmaları bunun bir göstergesidir.
Soldaki at resmi Niaux Mağarası'ndaki resimlerden biridir. Yapılan çalışmalar bu resmin yaklaşık 11 bin yıl öncesine ait olduğunu göstermiştir. Resmin, bölgede yaşayan atllarla olan benzerliği, resmi yapan kişinin yeteneğini göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bu resimleri yapanların, gelişmiş bir sanat anlayışına sahip kişiler olduğu açıktır. Söz konusu resimlerin mağara duvarlarına yapılmış olması bu kimselerin ilkel koşullarda yaşadığını gösteren bir delil kesinlikle değildir. Sadece kişisel seçimleri nedeniyle tuval olarak bu duvarları kullanmış olmaları oldukça yüksek bir ihtimaldir.
Bu resimlerle ilgili bilim adamlarının ilgisini çeken en önemli unsurlardan biri de kullanılan boyama tekniğidir. Yapılan araştırmalar, bu resimlerde doğal ve yerel kaynakların biraraya getirilerek özel karışımlar elde edildiğini göstermektedir. Şüphesiz bu, ilkellikten henüz çıkmış varlıkların yapamayacağı bir düşünme, planlama ve üretme yeteneğinin göstergesidir. Roger Lewin, bu boyama tekniğini şöyle anlatmaktadır:
Boya yapımında kullanılan maddeler (pigmentler) ve mineral dolgu maddeleri, Üst Paleolitik insanlarca özenle seçilerek, özel bir karışım oluşturmak üzere 5-10 mikrona dek inceltiliyordu. Siyah boya, tahmin edileceği gibi, odun kömürü ve manganezdioksitti. Ancak ilgi, daha çok, dolgu maddeleri üzerine yoğunlaşmıştı. Dolgu maddeleri, renklere canlılık verdiği gibi, adından da anlaşılacağı üzere, boyayı kalınlaştırmaya da yarar. Dört değişik türü olduğu anlaşılan bu maddeleri, araştırmacılar birden dörde kadar sıralamışlardır: Talk, barit, potasyum feldispat ve biyotit (mika) ağırlıklı feldispat potasyum. Clottes ve arkadaşları bu dolgu maddelerini kendileri de denemişler ve çok etkili olduğunu görmüşlerdir.10
Görüldüğü gibi kullanılan teknik, son derece ileridir. Bu da açık bir gerçeği yeniden gözler önüne sermektedir: Geçmişte ilkel olarak adlandırılan herhangi bir varlık yaşamamıştır. İnsan ilk var olduğu günden beri, düşünme, konuşma, akletme, kavrama, değerlendirme, plan yapma, üretme yeteneği olan üstün bir varlıktır.
Resimlerini renklendirmek için dolgu maddesi kullanan, bu dolgu maddelerini hazırlamak için tarik, barit, potasyum feldispat ve biyotit gibi kimyasalları başarıyla biraraya getiren kimselerin sözde maymunsuluktan yeni çıkmış, henüz medenileşmiş varlıklar olduklarını iddia etmek akla ve mantığa aykırıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder